Telefon
Telegram
WhatsApp
İnstagram
  • Merkez Adresimiz Kurtuluş Mah. Cumhuriyet Bulvarı No:63 Kat:1 D:1 Sivriler Plaza Odunpazarı / Eskişehir
  • Telefon Bilgilerimiz 0(222) 240 60 09
  • Email Adresi [email protected]

içtihatlar

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA DAVA ŞARTI OLAN İCRA TAKİBİNDE YETKİ İTİRAZI BULUNMASI HALİNDE MAHKEMECE RESEN ARAŞTIRILMASI GEREKTİĞİ

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

15. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2021/2031

Karar Numarası: 2021/1463

Karar Tarihi: 14.07.2021

Özeti: Kazak imalatı yapan şirketin borçluya takip konusu faturalarda yer alan erkek kazakların imalatını yaptığı ve borçluya teslim ettiği belirtilmektedir. Karşılığında kazak imalatçısına fatura kesildiği, fatura için de borçlu ile hesap mutabakatı yapıldığı görülmektedir. Borcun ödenmemesi üzerine açılan takibe itiraz edildiğinden takibin durduğunu belirterek, borçlunun yapmış olduğu yetkiye ve borca yönelik haksız itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına, borçlunun takip miktarı üzerinden icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava edilmiştir. Eser sözleşmelerinde ifa yerinin neresi olduğuna ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesine göre, aksi yönde bir anlaşma bulunmaması halinde para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde; parça borçları sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde; bunların dışındaki bütün borçlar ise doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının ikametgahında ifa edileceğine ilişkin Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesindeki kural salt para alacakları ile ilgili olduğundan eser bedeline yönelik alacak talepleri bakımından uygulanamaz. Eser sözleşmeleri bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddesi gereği davalının ikametgahı, sözleşmenin ifa yeri, varsa yetki sözleşmesinde belirtilen yer mahkeme ve icra daireleri yetkili olacaktır. Kazak imalatçısı kazakları davalının ikametgahında teslim ederek fiilen ifa yerinin davalının ikametgahı olduğunu benimsediğinden yetkili icra dairesi İstanbul İcra Daireleri, yetkili mahkeme ise İstanbul Mahkemeleridir. Kazak imalatçısı tarafça açılan davada icra takibine borçlu tarafça yapılan itirazın iptali talep edilmektedir. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir icra takibinin bulunması dava şartı olup, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde dava konusu takibin yetkili icra dairesinde yapılıp yapılmadığının öncelikle ve re'sen belirlenmesi gerekmektedir. İcra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığının belirlenmesi durumunda geçersiz takip nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda yetkisiz icra dairesinde icra takibi yapıldığı ve açılan itirazın iptali davasında dava şartının yerine getirilmediği anlaşılmakla, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davacı şirketin kazak imalatı işi ile iştigal ettiğini, davalıya takip konusu faturalarda yer alan erkek kazakların imalatını yaptığı ve davalıya teslim ettiğini, karşılığında ise 28.09.2017 tarih ... seri nolu 36.316,08 TL ve 21.10.2017 tarih ... seri nolu 76.280,40 TL bedelli 2 adet fatura kestiğini, her iki fatura için de davalı firma ile hesap mutabakatı yapıldığını, taraflar arasında cari borcun 111.898,80 TL olduğuna dair davalı tarafça imzalanmış 06.11.2017 tarihli hesap mutabakatının mevcut olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine açılan takibe itiraz edildiğinden takibin durduğunu belirterek, borçlunun İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu yetkiye ve borca yönelik haksız itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına, davalının takip miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; takibin yetkili icra dairelerinde yapılmadığını, müvekkilinin adresinin Şişli/İstanbul olduğunu, kazakların üretimi ile teslim edilmesi gereken yerin de müvekkili şirketin merkezi olduğunu, buna göre sözleşmenin ifa yerinin de müvekkili şirketin adresi olacağından HMK'nın 6 ve 10. Maddeleri gereğince yetkili icra dairelerinin İstanbul (Çağlayan) icra daireleri ve mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davacının takip başlattığı İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin de İstanbul (Çağlayan) Ticaret Mahkemeleri olduğunu,  dava konusu 28.09.2017 tarih ... seri nolu faturaya konu 36.316,08 TL bedelli ürünlerin davalıya teslim edilmesine rağmen, 21.10.2017 tarih ... seri nolu faturaya konu 76.280,40 TL bedelli ürünlerin davalı şirkete teslim edilmediğini, dava dilekçesinde konu edilen hesap mutabakatında davalı şirket yetkili temsilcilerinin imzasının bulunmadığını belirterek, davanın reddine, alacağın %20'si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, teslimi gereken eşya muayyen bir eşya olmadığından, bu tür şeylerin ifa yerinin TBK'nın 89/3. Maddesine göre belirlenmesi gerektiği, bu tür borçların aranacak borçlardan olduğu, ifa yerinin kural olarak borcun doğduğu sıradaki borçlunun yerleşim yeri olduğu, buna göre somut olayda, davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olduğu yerin Şişli/İstanbul olduğu, davalının bir kısım kazakların teslimine dair beyanlardan ve kazağın niteliğinden ifa yerinin de Şişli olduğu, taraflar arasında yazılı bir yetki  sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmakla, davalının icra müdürlüğünün yetkisine yaptığı itirazın haklı olduğu gerekçesiyle icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın Nöbetçi İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, TBK'nın 89. Maddesine göre, para borçlarında ifa yerinin alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olduğunu, parça borçlarında sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yer ve para ve parça borçları dışındaki tüm borçlarda ise doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinin ifa yeri olduğunu, bu nedenle huzurdaki davada yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu icra daireleri ve mahkemeleri olduğundan yerel mahkemenin yetkisizlik kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkilinin Sultanbeyli'de kazak imalatı yaptığını, uyuşmazlığın TBK'nın 470. maddesinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklandığını, HMK'nın 10. Maddesine göre sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin de yetkili olduğunu, kazak üretiminin Sultanbeyli'de yapıldığından İstanbul Anadolu icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Eser sözleşmelerinde ifa yerinin neresi olduğuna ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır.  TBK'nın 89. maddesine göre, aksi yönde bir anlaşma bulunmaması halinde para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde; parça borçları sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde; bunların dışındaki bütün borçlar ise doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının ikametgahında ifa edileceğine ilişkin TBK'nın 89. Maddesindeki kural salt para alacakları ile ilgili olduğundan eser bedeline yönelik alacak talepleri bakımından uygulanamaz. Bu husus Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin istikrarlı uygulamalarında da kabul edilmektedir. Bu durumda eser sözleşmeleri bakımından HMK'nın 6. Maddesi gereği davalının ikametgahı, 10. Maddesi gereği sözleşmenin ifa yeri, 17. Maddesi gereğince ise varsa yetki sözleşmesinde belirtilen yer mahkeme ve icra daireleri yetkili olacaktır. Taraflar arasında icra dairesi ve mahkemenin yetkisine ilişkin bir anlaşma veya yetki sözleşmesi bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre, davacı yüklenicinin adresi İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi, davalının ikametgahı ise İstanbul ili Şişli ilçesidir. Taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu kazak üretimi olup, kazakların davacı şirketin Sultanbeyli İstanbul adresindeki yerinde imal edildiği anlaşılmakta ise de, borcun ifa edileceği, yani kazakların teslim edileceği yerin neresi olduğu konusu taraflar arasında ihtilaflıdır. Ancak, davacı vekili, 02/11/2020 tarihli duruşmadaki beyanında, üretilen kazakları davalı şirketin İstanbul Yenibosna'daki depo adresine teslim ettiklerini bildirmiştir. Bu yer ise HMK'nın 6. Maddesi gereğince davalının ikametgahı ve aynı zamanda davacı vekilinin beyanına göre HMK'nın 10. Maddesinde düzenlenen ifa yeridir. Bu durumda davacı kazakları davalının ikametgahında teslim ederek fiilen ifa yerinin davalının ikametgahı olduğunu benimsediğinden yetkili icra dairesi İstanbul İcra Daireleri, yetkili mahkeme ise İstanbul Mahkemeleridir. Somut olayda, davacı tarafça açılan davada icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali talep edilmektedir. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir icra takibinin bulunması dava şartı olup, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde dava konusu takibin yetkili icra dairesinde yapılıp yapılmadığının öncelikle ve re'sen belirlenmesi gerekmektedir. İcra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığının belirlenmesi durumunda geçersiz takip nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekir. Yukarıda yapılan açıklamalardan yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olduğu, ancak icra takibinin İstanbul Anadolu İcra Dairesinde yapıldığı anlaşılmakla, mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi yerine yetkisizlik nedeniyle dosyanın Nöbetçi İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi hatalı olmuştur. Her ne kadar, istinaf başvurusu davacı tarafça yapılmış ise de, dava şartının bulunup bulunmadığının Dairemiz'ce resen gözetilmesi gerektiğinden, yetkisiz icra dairesinde icra takibi yapıldığı ve açılan itirazın iptali davasında dava şartının yerine getirilmediği anlaşılmakla, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir.  Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK'nın 353/1-b-2.bendi gereğince kaldırılarak, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin usül yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 11/03/2021 tarih ve 2017/1412 esas, 2021/291 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,

B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.351,47 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.292,17 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,  3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın yatıran tarafa İADESİNE,

 

C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 48,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 210,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/07/2021