YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas Numarası: 2011/9-301
Karar Numarası: 2011/416
Karar Tarihi: 15.06.2011
ÖZETİ:Dava; kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma, izin, vergi iadesi alacaklarının; karşı dava ise, ihbar tazminatının ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve/veya gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Özel Dairece, davacı işçinin fazla çalışma ücretinin davalı tarafından ödenmediğinden, iş sözleşmesini feshinin haklı olduğu bu nedenle de kıdem tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesine işaretle bozulması üzerine, yerel mahkemece, bu kez ilk kararda değer-lendirilmeyen ve hiç irdelenmeyen davacı işçinin fazla çalışma ücretinin ödenmemesi nedeniyle de iş sözleşmesinin işçi tarafından feshinin haklı olmadığı bu nedenle de kıdem tazminatı almaya hakkı bulunmadığı gerekçesi ile direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir. Böylece, mahkemenin, ilk kararda, tartışılıp değerlendirilmeyen yeni bir gerekçe ile karar verdiği; direnme olarak adlandırdığı temyize konu bu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmadan esinlenerek oluşturulan yeni gerekçeye dayalı, yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Taraflar arasındaki "kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacakları" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2.İş Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.02.2008 gün ve 2006/642 E., 2008/178 K. sayılı kararın incelenmesi davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 15.04.2010 gün ve 2008/24053 E., 2010/10739 K. sayılı ilamı ile;
("…1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı-karşı davacının tüm davacı-karşı davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini belirterek kıdem, fazla çalışma, ücret, izin ve vergi iadesi alacağı talebinde bulunmuştur.
Davalı işveren ise davacının iş sözleşmesini devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshettiği, davacının ihbar önellerine uymadığını belirterek davanın reddini savunmuş ve karşı dava ile ihbar tazminatı talebinde bulunmuştur.
Mahkemece iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshedildiği, bu nedenle davalı-karşı davacı işverenin ihbar tazminatı talep edemeyeceği, davacı işçinin kıdem tazminatına hak kazanmadığı, vergi iadesi alacağına ilişkin ne kadar fiş verdiğini ispatlayamadığından bu talebin yerinde olmadığı, fazla çalışma, ücret ve izin alacağı bulunduğu belirtilerek bu alacakları hüküm altına alınmıştır.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip edilmediği uyuşmazlık konusudur.
Dava dilekçesinde davacı fazla çalışma ücret alacaklısı olduğunu ileri sürmektedir.
Davacı işveren tarafından ibraz edilen 2006/Mayıs ayına ait puantaj cetveline göre davacının 40,5 saat fazla çalışması bulunmaktadır. 2006/Ocak-Nisan dönemine ilişkin ücret bordrolarında fazla çalışma alacağı tahakkuk ettirilmiştir. 2006/Mayıs bordrosunda ise fazla çalışma alacağı tahakkuku bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı işveren tarafından 01.01.2006-31.12.2006 dönemine ilişkin denkleştirme esasına göre çalışma iş sözleşmesi muvafakat namesi ibraz edilmiş ise de bu belgede denkleştirmenin ikişer aylık süreler içerisinde yapılacağı belirtilmiştir. Davacının 2006/Nisan ayında da fazla çalışma yaptığı ve karşılığının ödendiği sabittir. Davacının 2006/Mayıs ayı içinde yaptığı fazla çalışma karşılığında ücreti ödenmemiştir. Davacı fazla çalışma ücreti ödenmediğinden iş sözleşmesini haklı nedenle sona erdirmiş olup kıdem tazminatına hak kazanmıştır…")
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı-karşı davalı vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl dava; kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma, izin, vergi iadesi alacaklarının; karşı dava ise, ihbar tazminatının ödetilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin taleplerin reddine, diğer işçilik alacaklarına ilişkin taleplerin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar bozulmuştur.
Mahkemece; kıdem tazminatı yönünden direnildiğinden bahisle ilk kararda değerlendirilmeyen tamamen yeni bir gerekçeye dayanılarak karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir(HUMK.429 mad.).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve/veya gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; Mahkemece, bozmaya konu ilk kararda 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/2.maddesi gereğince davacı işçinin işinin niteliğinde herhangi bir değişiklik olmadığından, iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi haklı görülmeyerek kıdem tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Özel Dairece, davacı işçinin fazla çalışma ücretinin davalı tarafından ödenmediğinden, iş sözleşmesini feshinin haklı olduğu bu nedenle de kıdem tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesine işaretle bozulması üzerine, yerel mahkemece, bu kez ilk kararda değerlendirilmeyen ve hiç irdelenmeyen davacı işçinin fazla çalışma ücretinin ödenmemesi nedeniyle de iş sözleşmesinin işçi tarafından feshinin haklı olmadığı bu nedenle de kıdem tazminatı almaya hakkı bulunmadığı gerekçesi ile direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.
Böylece, mahkemenin, ilk kararda, tartışılıp değerlendirilmeyen yeni bir gerekçe ile karar verdiği; direnme olarak adlandırdığı temyize konu bu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmadan esinlenerek oluşturulan yeni gerekçeye dayalı, yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu'na değil; Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 15.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.