Özeti: Davacı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın evveliyatı itibariyle orman olduğunu, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olup zilyetlikle kazanılamayacağını öne sürerek Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davacı Hazine tarafından taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla eldeki davanın açıldığı, davacı Hazine tarafından özel bir mera iddiasının bulunmadığı gibi keşif sonucu dosyaya toplanan delillerden taşınmazın evveliyatının mera olduğu yönünde hiçbir delilin bulunmadığı, 1955 yılında dahi tarım arazisi görünümünde olduğunun hava fotoğraflarıyla belirlendiği, komşu 186 ada 54 parselin taşınmazın ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda, Çorum İli Merkez İlçesi Türkler Köyü çalışma alanında bulunan 186 ada 50 parsel sayılı 6313,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğiyle, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak davalılar A.. ve Z…K… adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, taşınmazın evveliyatı itibariyle orman olduğunu, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olup zilyetlikle kazanılamayacağını öne sürerek Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, tespitin iptali ile 186 ada 50 parsel sayılı taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına, özel siciline kaydına karar verilmiş, dava değeri yönüyle hüküm kesin olarak verildiğinden (kanun yoluna başvuru olmaksızın) 05.11.2019 tarihi itibariyle kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 31.05.2021 tarih 2019/905-15392 sayılı yazısı ile; somut dosya kapsamına göre; bilirkişilerin tespitleri ve keşifler esasında dinlenen gerek mahalli bilirkişilerin gerekse tespit bilirkişilerin beyanları göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece dosyada yer almayan kayıt ve belgelere dayanarak "...dava konusu taşınmazın görüntü itibariyle hemen sınırında yer alan tarla niteliğindeki 186 ada 49 parsel sayılı taşınmazın görüntüsü ile hafif benzerlik taşısa da, 49 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tarım yapıldığını gösteren ve saman yığınları olarak orman ve jeodezi bilirkişilerinin başka raporlarında belirttikleri beyazlıkların bulunduğu, ancak dava konusu 50 parselde hiçbir beyazlık bulunmadığı, 50 parsel sayılı taşınmazın bu hava fotoğraflarındaki görünümünün batısında yer alan tam toprak olarak tespit gören 186 ada 54 parsel sayılı taşınmazla aynı nitelikte olduğu, görüntünün birebir aynı olduğu, bu durumun dava konusu taşınmazın o tarihte varolan meranın yavaş yavaş açılma safhasında olduğunu gösterdiği..." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek, Çorum Kadastro Mahkemesinin 05.11.2019 tarih 2016/683 - 2019/516 Esas, Karar sayılı kararının HMK'nın 363/1 maddesi gereğince kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dosya kapsamına göre; çekişmeli taşınmaz başında 2017 tarihinde yapılan keşifle dinlenen üç tespit bilirkişisi taşınmazın davalıların babasına ait iken yaklaşık 20 yıl kadar önce ölümüyle davalılara kaldığını, tarla olarak zilyet ve tasarruf edildiğini bildirmişler aynı köyden dinlenen üç yerel bilirkişi de benzer beyanda bulunmuştur. Keşif sonucunda düzenlenen orman bilirkişi raporunda; taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunu, makinalı tarım yapılabilen sahada olup tarımsal alanlarla bütünlük gösterdiğini, ziraî bilirkişi raporunda da taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olup komşu taşınmazlarla bütünlük arz ettiği bildirilmiştir.
2009 yılında yapılan keşifte ise komşu köyden dinlenen bilirkişi, taşınmazda hayvan otlatılırken hiç görmediğini, evveliyatından beri tarım arazisi olduğunu bildirmiş, orman, zirai ve jeodezi bilirkişisi tarafından düzenlenen müşterek raporda 1955 tarihli hava fotoğrafından doğu ve batı sınırları dışında diğer sınırlarının doğal ve belirgin olduğunu, tarımsal amaçlı kullanılan diğer parsellerle benzer yansımalar gösterdiğini, 1992 tarihli hava fotoğrafında da benzer özellik gösterdiğini, 2005 tarihli hava fotoğraflarında sürüm izlerinin de görüldüğünü bildirmiştir.
Davacı Hazine tarafından taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla eldeki davanın açıldığı, davacı Hazine tarafından özel bir mera iddiasının bulunmadığı gibi keşif sonucu dosyaya toplanan delillerden taşınmazın evveliyatının mera olduğu yönünde hiçbir delilin bulunmadığı, 1955 yılında dahi tarım arazisi görünümünde olduğunun hava fotoğraflarıyla belirlendiği, komşu 186 ada 54 parselin taşınmazın ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği, hal böyle olunca; mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamında bulunan delillere uygun düşmeyen, “meradan açılmaya çalışıldığı” gerekçesiyle davanın kabulünde isabet bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün HMK’nın 363. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulüne, Çorum Kadastro Mahkemesinin 05.11.2019 tarih 2016/683- 2019/516 Esas, Karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak ve hükmünün hukuki sonuçları saklı kalmak üzere kanun yararına BOZULMASINA, gereği yapılmak ve Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere bozma kararının bir örneği ile dosyanın Adalet Bakanlığı Hukuki İşleri Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE, 10.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.