Telefon
Telegram
WhatsApp
İnstagram
  • Merkez Adresimiz Kurtuluş Mah. Cumhuriyet Bulvarı No:63 Kat:1 D:1 Sivriler Plaza Odunpazarı / Eskişehir
  • Telefon Bilgilerimiz 0(222) 240 60 09
  • Email Adresi [email protected]

Blog

ESKİŞEHİR AVUKAT Aldatma (Zina) Sebebiyle Boşanma Davası

Kadın ve erkek evlenerek evlilik birliğini kurmuş olurlar. Evliliğin taraflara yüklediği bir takım sorumluluklar bulunmaktadır. Bunlar eşlerin birbirine olan sadakati, evlilik birliğinin mutluluğunu beraber sağlamak, beraber yaşamak, hayatın müşterek olduğunun farkında olup bunun için her konuda yardımlaşma gibi yükümlülüklerdir. Bu gibi yükümlülüklerin ihlali sonucunda hayat eşlerden biri için çekilmez hale gelirse bu eş boşanma davası açabilmektedir. Böyle durumlarda hakimin bu olgunun gerçekliğinin yanında birde eşler için hayatın çekilmez olduğuna kanaat getirmesi gerekir. Bunlar nispi boşanma sebepleri olarak anılmaktadır. Ancak kanunumuz mutlak boşanma sebepleri başlığı altında bir takım boşanma sebepleri saymıştır. Bu boşanma sebeplerinin farkı olgunun kanıtlanmasının boşanmak için yeterli olmasıdır. Yani bu sebepler mevcutsa hakim eşler için hayatın çekilmez hale geldiğini araştırmamaktadır. Çünkü kanuna göre bu sebeplerin varlığı zaten eşler için hayatı çekilmez kılar ve ortak hayatın devamının eşler tarafından sürdürülemeyeceği karine olarak kabul edilir.

Bu mutlak boşanma sebeplerinden birisi de zina yani aldatmadır. Zinanın kanıtlanması halinde hakim haricen bu olayın evlilik birliğini ne şekilde etkilediğine bakmayacaktır. Zina kusura dayalı bir boşanma sebebidir. Bu kusur aynı zamanda dava şartı olarak karşımıza çıkmaktadır. Zina yapısı itibariyle sadakat yükümlüğünün ihlali sebebiyle boşanma ile benzeşmektedir. Ancak zina için sadakat yükümlüğünün ihlali yeterli değildir. Şöyle ki. Zina evli bir erkek ya da kadının, eşinden başka biriyle kendi isteğiyle kurduğu cinsel ilişki olarak tanımlanır yani zina için şart cinsel birlikteliktir. Bu cinsel birlikteliğin illaki karşı cins ile olması gerekmez yargıtay’ın güncel kararlarına göre zina eyleminin hangi cins ile gerçekleştirildiğine bakılmaksızın eşinden başka biriyle yapılması zinaya dayalı boşanma davası açma hakkı vermektedir.  Yani  flörtleşme, duygusal paylaşım, cinsel temas olmayan yakınlaşmalar gibi hareketler zina fiili kabul edilmeyecektir. Ancak bu hareketler sonucunda sadakat yükümlülüğü ihlal edildiği için evlilik birliğinin temelinden sarsılması dolayısıyla dava açılabilir. Zina belirttiğimiz gibi özel ve mutlak bir boşanma sebebidir. Belli şartları ve süresi vardır. bu şartlardan en önemlisi yukarıda değinmiş olduğumuz cinsel birliktelik şartıdır. Bir diğer şart ise zina eyleminin evlilik birliği kurulduktan sonra gerçekleşmesidir. Yani nişanlılık dönemi gibi henüz evlilik birliğinin kurulmasından önceki evrelerde gerçekleşen eylemler bu eylem evlilik birliği kurulduktan sonra öğrenilse dahi zinaya dayanarak boşanma davası açmaya imkan vermez. Bir diğer şart ise daha önce değindiğimiz gibi zinaya dayalı boşanma davası kusura dayalı bir boşanma sebebidir. Bu nedenle diğer şart kusurdur. Yani eylemi yapan eşin bu eylemi kendi hür iradesiyle, bilerek ve isteyerek yapması gerekmektedir. Eğer boşanma davası süresince eş bunun aksini iddia ediyorsa bunu ispat etmek yine o eşe düşer.

Zinaya dayalı boşanma davasında eş zina eylemini öğrendikten sonra 6 ay içerisinde bu davayı açmak zorundadır. Bu süre hak düşürücü bir süredir. Eğer zina fiili daha geç bir tarihte öğrenilse bile 5 yıl içerisinde bu davayı açabilir. Ancak 5 yıllık süre geçtikten sonra bu davayı açma hakkı zamanaşımına uğramış olur. 5 yıllık sürenin bitimden sonra her ne kadar zinaya dayalı boşanma davası açılmasa dahi genel boşanma sebepleri ile açılan davada bu fiil boşanma gerekçesi olarak değerlendirilebilir.  Bu davanın açılması için aldatılan tarafın aldatanı affetmemiş olması gerekmektedir. Kanuna göre affeden tarafın dava hakkı bulunmamaktadır. Affetme sözlü veya yazılı olabileceği gibi bazı eylemlerden de anlaşılabilir. Örneğin aldatmayı öğrendikten sonra eşiyle hayatına mutlu şekilde devam etmesi.

Zina yapısı itibariyle ispatı zor bir olgudur. Bunun ispatı için başvurulabilecek yollar mevcuttur.  Tanık beyanları, telefon görüşmeleri, mesaj kayıtları(whatsap içerikleri de geçerli bir delildir), sadece aldatmayı ispat etmek için alınmış ses kaydı( bu ses kaydının yalnızca bir kereye mahsus ve sadece aldatma olgusunu kanıtlamak için alınmış olması lazımdır aksi taktirde suç teşkil etmektedir.), uçak bileti, kredi kart ekstreleri, fotoğraflar, video kayıtları gibi yollara başvurularak zina fiili ispat edilebilmektedir. Bazı durumlarda ise Yargıtay’ın görüşüne göre kadın veya erkeğin yalnızken eve karşı cinsten birini alması, eşlerden birinin başkasından çocuğu olması, eşlerden birinin gece gündüz telefonla başkasıyla görüşmesi zinaya delalet eder.

Zina eylemi aldatılan kişiye karşı bir haksız fiil teşkil eder bu nedenle haksız fiile uğrayan kişi tazminat talep edebilmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus tazminatın yalnızca aldatan eşe yöneltilebileceğidir. Üçüncü kişilere karşı tazminat öne sürülemez. Yargıtay içtihadı birleşme kurulunun da verdiği karar üçüncü kişilere karşı tazminat yöneltilemeyeceğidir.  Zina eylemi ile şiddet eyleminin aynı dosya kapsamında bulunması durumunda tarafların kusurları eşit değerlendirilmektedir. Yani zina yapan eşe diğer eşin sürekli şiddet uğraması durumunda kusurları eşit değerlendirilir ve taraflar birbirinden tazminat talep edememektedir. Yargıtay da kararlarını bu yönde vermektedir.

Zinadan dolayı boşanma davası sonucunda Eşler arasında mal paylaşımı yapılırken zina olgusu dikkate alınmalıdır. Kanun Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Demiştir. Yani bu durumlardan dolayı eşler arasında paylaşım yarı yarıya olmak zorunda değildir.

ESKİŞEHİR AVUKAT  HMY HUKUK